6 Aralık 2021 Pazartesi

ÖLÜ KADINDAN MEKTUP/hasta beyin2


sayın okur! diye başlamak istiyorum sözlerime. her zamanki klasik berduş masallarınıza yenisini de eklemek istiyorum şu gecenin vaktinde. 


sizlere ölü birinden aldığım mektuptan söz edeceğim bugün. sararmış toprak kokan bir zarfta gelmiş, pulu da mevcut değil.

    o çok merak edilen ölümden sonraki hayat hakkında yazıldığını tahmin ediyorum. öldükten sonra ne oluyor, belki de bunu öğreneceğiz isimsiz mektup sayesinde. bana göre bir hiçliğe gidiliyor. sadece uyuyorsun ve bir gün, yeterince dinlendiğini hissettiğinde başka bir bedende ruha bürünüyorsun. ikiye böldüm sizi farkındayım, hatta belki de ikiden fazla. üzgünüm ama sizin yargı çerçevenize uymak gibi bir gayem hiç yok. olmasın da.


mektuba geçecek olursak da... sözlerine sevgili simya olarak başlamış. soy adımla hitap edilmesini sevdiğimi nereden biliyordu? tanıdık birinden olsa gerek. “ burası çok soğuk, ıssız,,, karanlık görmek istemeyeceğin kadar iğrenç. leş gibi kokuyor. burnumu ezip geçiyor. yavaş yavaş kemiklerime karışıyor etlerim, dişlerim çekiliyor tırnaklarım yok oluyor. ilmek ilmek acı hissetmem gerekirken fiziksel olarak hiçbir acı yok. zaten dünyadayken de yoktu ya ironi gibi geliyor bu karanlıklar. 

     ölü bir kadının mektubu ellerinde kendimi kapattırdığım tabutum ve beyaz bir kefenim. başka hiçbir şeyim yok yakılmak istemiştim oysa her zamanki gibi bana saygı duymadılar. bedenimin hiçbir anlamı yoktu zaten. iki metre toprak altında da kalmamalıydı. küllerim savrulmalıydı rüzgara ve fısıltım yayılmalıydı her bir yandan.

ruhumun bedenimden en haz dolu zevklerle çıkışını net bir şekilde hatırlıyorum. yaşayabileceğim en büyük korkuydu belki de. emin olamıyorum pek çok kez hayal görmüştüm. 

çıplağım, kötü kokuyorum. gözlerimi açamıyorum. bedenim öylece bırakıldı zerre kadar bile ruh kırıntısı yok içimde. fakat hislerimi kaybedemiyorum. bazen nefret, bazen kin, bazen öfke. 

...

kimseyle konuşmadım henüz söylenenleri duyabiliyorum. 

evet evet... ölüler konuşuyor. bazen saçma sapan ninniler söylüyorlar. kimi zaman azap sesleri geliyor. 

yan tarafımda, küçük bir oğlan çocuğu var. sanırım 5-6 yaşlarında. kanserden öldüğünü söylüyor. annesini çok özlediğini bir gün annesine kavuşacağını ve o günü sabırsızlıkla beklediğini anlatıyor. annem yanımda olsun ister miydim? bilmiyorum tuhaf.

       intihar etmişim öyle diyorlar. 

...beni o öldürdü, boğdu. cesedimde parmak izine dahi rastlanmamış. kayıtlara intihar olarak geçmiş olabilir ama bu mektup intihar etmediğimin bir kanıtıdır. tabutumdan yazıyorum şuan sana ölümüm onun elinden. o siyah adamdan. azrailim oydu. ben değil.  intihar etmedim kimse bana inanmamıştı ama o gerçekti. beni o öldürdü. mektubun asıl olan sahibi. Simya, onu sen de görüyorsun. bunu biliyorum. sana son isteğimi söyleyeceğim. onu kendi ellerinle öldür ve benim yanıma gönder. mezarlığım deniz manzaralı. egeye doğru. taşın üzerinde yazan mektup sahibinden bul. benim adım Deniz Simya.” mektubu yazan kişi bendim. sayın okur. eğer yakılmazsam beni deniz manzaralı bir yere gömün. 

zarfında da 'deniz manzaralı tek bir kara gülün açtığı o mezar’ yazıyordu.

4 yorum:

  1. Yine her zamanki gibi çok güzel bir yazı olmuş tebrikler elinize yüreğinize sağlık

    YanıtlaSil
  2. çok teşekkür ederim efendim, iyi okumalar dilerim

    YanıtlaSil
  3. Döktürmüşsünüz 🌺💙

    YanıtlaSil

ÖLÜ BALIK

 ayak tabanlarıma değen kızgın kuma baktım, hava durumları kırk dereceyi gösteriyordu ama net elli derece hissediyordum. Antalya'nın ras...